Topluluk Amigosu: johnny-weimar

Lomography Türkiye ekibinin gözünde Jonathan, banyo ve tarama için tek seferde 50’den fazla film bırakan bir adam!

İsim: Johnny Weimar
LomoEv: @johnny-weimar
Konum: Türkiye, İstanbul

Bize biraz kendinden ve neler yaptığından bahseder misin?

Tamam, başlıyorum: Tam adım Jonathan ama birçok insan bana Johnny diye seslenmeyi tercih ediyor. 29 yaşındayım ve şu an İstanbul’da yaşıyorum. Burada yaşarken, kalbimin kocaman bir kısmını bu şehir için ayırdım, özellike Boğaz için. Almanya, Weimar’da doğdum ve büyüdüm. Neredeyse 27 yılımı bu küçük alanda geçirdim, ama bu düşündüğünüz kadar kötü bir şey değil çünkü arkadaşlarım, ailem, futbol klübüm ve bir sürü hatıram orayla bağlantılı.
Aslında Almanca ve Tarih öğretmeniyim, ama şu an İstanbul’da bir lisede sadece Almanca öğretmenliği yapıyorum. Bu benim için inanılmaz bir fırsat çünkü etrafım zeki çocuklarla dolu, güzel bir şehirde yaşıyorum, iyi arkadaşlarım ve boş zamanım var. Boş zamanlarımda spor ve Lindi-Hop dans yapıyor, fotoğraf çekiyor ve bu mükemmel şehirden zevk alıyorum.

Krediler: johnny-weimar

Seni Lomography ve analog fotoğrafçılıkla tanıştıran şey neydi? Ne zaman analog fotoğraf çekmeye başladın?

Bir varmış, bir yokmuş; 2012 yazında Berlin’i bir çift ziyaret etmiş. Gezerlerken tesadüfen Lomography Mağazası’na denk gelmişler. Kocaman LomoWall’u görünce şok olmuşlar ve benzersiz, renkli fotoğraflara bayılmışlar. Önce Actionsampler almaya karar vermişler, ama sonra nasıl eski usül fotoğraf çekecekleri konusunda hiçbir şey bilmediklerini fark etmişler. Sonunda ise birkaç çift fotoğrafla mutlu olmuşlar ve geri kalan hiçbir şeyi umursamamışlar…
Yaz bitmiş ama çocuğun aklında büyük hazine demeti olan Diana F+ Deluxe Kit’in görüntüsü kalmış. Çocuk hiç fark etmeden, mükemmel ve sevimli kız, gizlice çocuk için, yılbaşı hediyesi olarak hazırlamış.
Ama söylememiz gerek ki, çocuk inanılmaz sabırsızmış. Hiç umursamadan Diana’yı almış ve fotoğraf çekmeye başlamış. Ama bu tam bir hayal kırıklığı olmuş. İlgisi dağılmış ve fotoğraf makinesi hiç dokunulmadan, masanın üzerinde neredeyse bir yıl boyunca durmuş.
Sonra çocuk, kız arkadaşının hediyesini hatırlamış. “Sana ikinci bir şans vereceğim!” diye düşünmüş ve İstanbul’a gitmek için evden ayrılırken, fotoğraf makinesini de yanına almış. Sihirli kitabı da almış ve bu sefer gerçek hikaye başlamış. Şehri keşfetmiş, Türkiye’nin Ankara ve tarihi Ege kıyıları gibi yerlerini gezmiş. Sonunda Diana ile fotoğraf çekmenin nasıl bir şey olduğunu anlamış.

Çok fazla fotoğraf makinen olduğunu biliyoruz! Hangisini daha çok zevk alarak kullanıyorsun ve favorilerin hangileri?

Çok fazla fotoğraf makinem olduğunu söyleyemem… Ama belki de harcamalarımı inkar ediyorumdur. Bir Actionsampler, iki Diana F+ Deluxe Kit, Spinner’ım var ve canavar gibi bir flaş olan Ringflash’ım var.
İkinci Diana Kit’imi aldım çünkü kimse 120mm arka kapağını, kablo deklanşör kablosunu ve bazı diğer aksesuarları bulamadı. Elimde olan tüm aksesuarlarını benimle birlikte İstanbul’a getirdim, ama sonrasında daha fazlasına sahip olmayı sevdiğimi hatırladım. Ama kız arkadaşımda başka bir şehre taşındı ve diğer aksesuarlar kayboldu. Uzun lafın kısası, ikinci Diana Kit’imi satın aldım. Sonunda Diana’nım bana sunduğu tüm özellikleri kullanabilecektim ve diğer aksesuarlar da bulunmuştu.
İstanbul için yola çıkacağım gün, ikinci el Spinner’ımı aldım. Hala onunla çektiğim inanılmaz fotoğraflara şaşırıyorum.
Hala çoğunlukla Diana’yı, özellikle şu an 120mm film ile kullanıyorum. Fotoğrafın üzerinde kaç sahne olduğunu tahmin etmekle ilgili bir problemim yok. Ayrıca Fisheye’ı kullanmayı da çok seviyorum.
Belli bir zaman içinde, 35mm fotoğraflar çekebilmek için daha iyi bir seçenek düşünüyorum. Belki LC-A+ için biraz para harcayabilirim.

Krediler: johnny-weimar

Diana F+ ile çok fazla çekim yaptığını biliyoruz. Bu fotoğraf makinesini senin için özel yapan şey nedir?

Diana ile ilgili sorular sorduğum durumları sayamam. Mesela, "Bu da ne? Çalışıyor mu yoksa sadece oyuncak mı? Bununla çekilmiş bir fotoğraf görebilir miyim? Eminim hepiniz bu komik anlara alışkınsınızdır.
Diana’nım bana sunduğu seçeneklerle çok eğleniyorum, ayrıca “özel” öğretme metoduyla nasıl analog fotoğraf çekildiğini öğrenmeme yardım ediyor. Diana kullanmak sabır, deneyim ve ışık hakkında (ISO ve fazlası) bilgi gerektiriyor. Çok basit dursa da, istediğin fotoğrafları elde etmek için nasıl kullanacağını bilmen gerekiyor. Fantastik, benzersiz ve rüya gibi fotoğraflar çekebiliyor. İlişkimiz günden güne iyiye gidiyor… Ve bu yüzden O’nu çok nadiren başka ellere veriyorum. Aslında çok yazık. Daha rahat olmalıyım. Bu arada, unuttum: Ben bir Alman’ım ve Türk etkisi her şeyi değiştirmiyor. ;-)

En sevdiğin fotoğraf makineni 5 kelimeyle tanımlar mısın?

Oldschool, hafif, diva, cennet, cehennem.

Lomography fotoğraf makinelerini kullanırken, çekmeyi en sevdiğin obje nedir?

Her şey?!? İstanbul’da yaşıyorum! Etrafında ne olup bitttiğini umursamayan, sokakta uyuyan şişko kedilere, Boğaz’dan geçen büyük, sarı vapurlara bayılıyorum. İstanbul’un gökyüzünü, simitçilerini, ayakkabı boyayan çocuklarını ve başka bir sürü şeyini her gün pozlayabilirim…

Krediler: johnny-weimar

Fotoğraf çekerken yaşadığın değişik bir anın var mı? Ayrıca en tuhaf, komik ya da en iyi Lomografik deneyimini paylaşır mısın?

Çok fazla var aslında. Mesela; Pamukkale, Türkiye, 2014. Arkadaşlarımla mükemmel fotoğraflar çektiğim bir gün, filmi geri saramadım. Bir şeyler sıkıştı. Diana’mı karanlık bir çantanın içinde açmaya karar verdim ama her şeyin yok olacağını biliyordum. O an inanılmaz sinirlendim.
Bazı fotoğrafları, lens kapağı üzerindeyken çektim ve bu, çok havalı bir partide arkadaşlarımı yakın çekim çekerken oldu.
Spinner ile ilgili daha çok anım var. Mesela içine film taktığımı düşünüp, 10 tane fotoğraf çekip, sonra içine film takmadığımı hatırladım! Maalesef hatırlanmaya değer anlarımın çoğu, bu şekilde mahvoldu. Neyse ki ben hala hatırlıyorum.
Lomography mağazasına gittiğimde, çalışanların fotoğraflarıma yaptığı iltifatlar mesela.
Bazen Diana’m hiç beklemediğim kadar iyi sonuçlar veriyor. Yazın Stockholm’e gittim ve eğlence parkında uzun pozlama yapmaya karar verdim ama hava yağmurlu, gri ve fotoğraf çekmek için çok da uygun değildi. Fotoğraf makinesi, deklanşör kablosu, tripod ve şemsiyeyi aynı anda kontrol etmek oldukça zordu. Çıkacak sonuçlardan çok şüpheliydim, ama harika fotoğraflarım oldu.

Krediler: johnny-weimar

Bütün Diana F+ fotoğraflarını düşünüce, en çok hangisini, neden seviyorsun?

Aslında favori bir tane seçemem. Açıkça görünüyor ki, bazı Lomograficiler lensin önünde martı olan fotoğrafı beğenmişler… Ama neden bilmiyorum. :-D
Belki iki tane fotoğrafı diğerlerinden ayırabilirim. İkisi de benim hatalarım ya da rastlantılarım sonucu çekildi. Her neyse, ikisi de çoklu pozlama. Birisi İstanbul’un eski semtlerinden birinde, Şubat ayında, karlı bir günde, kalçadan çekilmiş bir fotoğraftı. Lomography X-Pro Slide film kullandım, ama yine de soğuk bir kış günü gibi hissedebiliyorsun.
Öteki ise Viyana’da, Westfriedhof’ta, aynı ayda çekildi. Eski bir saatin fotoğrafını çektim, filmi sarmayı unuttum ve sonrasında çektiğim fotoğraf eski mezarların arasında geçen bir yol, ağaçlar var. Bu fotoğraf “Memento mori” diye bağırıyor.

Krediler: johnny-weimar

Eğer fotoğraf makineni ve bir çuval dolusu filmi şu anda seninle birlikte, dünyanın herhangi bi yerine götürme şansın olsaydı nereye giderdin ve neden?

Uff ya! Böyle sorulara cevap vermekte çok kötüyüm. Türkiye’nin Ege kıyılarına yaptığım seyahatimde, beklemediğim kadar güzel yerler keşfettim. Sonraki sokakta, bahçede bir sürprizle karşılaşılabilir. Bu yüzden içinde film olan bir makineyi, böyle özel zamanlar için istiyorum. Aslında Japonya’ya gitmeyi çok istiyorum. Bir arkadaşım oradaki maceralarından fotoğraflar gösterdi ve çok ilgimi çekti. Bunun dışında, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sunda hala görmeyi istediğim yerler var. Maalesef şu sıralar bu birazcık tehlikeli…

Fotoğrafların için kimden ya da nereden ilham alıyorsun?

Bana ilham veren şeyler genelde spontane şeyler. Bazen babamın, arkadaşlarımın ya da kitaplara eşlik eden fotoğraf makinelerinin fotoğrafları. Kalanı ise deneyimle ilgili.

Krediler: johnny-weimar

Lomography’yi denemek isteyenlere ne önerirsin? Biraz tüyo verir misin?

Bir öğretmen çok net tavsiyeler ile gelmeli. Sordunuz ve cevabını alacaksınız. ;-)

1) Bir yerlerden (lomography.com ya da fotoğraf blogları) bilgi edin ve oku, oku, oku.
2) Eğer şans eseri bir fotoğraf makinen varsa: Lomography fotoğraf makinenin küçük rehberini dikkatlice oku!
3) ISO hakkında her şeyi, fotoğrafçılıkla ilgili birilerine sor!
4) Sabırlı ol!
5) Asla vazgeçme!
6) Hayal kırıklıklarını deneyime çevir!
7) Küçük, plastik hazinene iyi bak!
8) Sonuç olarak: Eğlen ve Lomography kurallarını takip et! (Üzgünüm, ben bir Almanım. Bilirsiniz, önce iş…)

Samimi cevapların için teşekkürler Jonathan!
Röportaj için çok teşekkür ederim. Böyle bir fırsat yakalayabileceğimi düşünmüyordum. Kolay gelsin!

Krediler: johnny-weimar

written by morlice on 2015-10-23 in #people #lomoamigo

更多有趣的文章